Welcome to Our Website

Doğanın yansıması: Perili Köşk’te

“Aritmi” sergisi bizleri bilim ve tarih disiplinleri kesişiminde, görsel ve düşünsel yeni deneyimleri keşfetmeye çağırıyor. Daha doğrusu serginin sahibi Mat Collishaw yapıtlarıyla bize doğayı, bilimi ve özgürlüğü fısıldıyor ve bunu yapay zekâ teknolojileriyle birleştiriyor. Sanat ve bilim alanından iki önemli isim olan Albrecht Dürer ve Ernst Haeckel’ın çalışmalarını referans alan Collishaw, doğanın bozulmakta olan ritmini görselleştiriyor. Aritmi, Dürer gibi Rönesans sanatçılarının dünyaya olan bakışımızı geliştirmek için son derece önemli olduğuna inandıkları ampirik yöntem ve doğa gözlemi kavramlarını ise gündeme getiriyor.  

HAYAL GÜCÜ… 

Küratör Sharp, sanatçının hayal gücüne odaklanmasında filozof Immanuel Kant’ın da fikirleriyle ilgilendiğini söylüyor. Sharp: “Kant diyor ki: ‘Deneyimsiz teori sadece entelektüel bir oyundur; gerçek dünyayla bağlantısı yoktur.’ Bilimsel teoriler gibi teorilerle oynamanın ötesine geçen Kant, rasyonel düşünceyi hayal gücüyle tamamlamamız gerektiğine inanıyordu. Ve Kant, hayal gücünün, gerçek yaşayan, büyüyen doğal dünyadan, kafalarımızda ve düşüncelerimizde kendi doğa versiyonumuzu yaratmamız için güçlü bir etken olduğunu söyledi. Mat’in çalışması bize, bir teorinin görmemizi söylediğini görmek yerine, doğayı gerçekte olduğu gibi anlamanın bir hayal gücü eylemi gerektirdiğini hatırlatıyor.”

Doğanın sergide her anlamda etkili olduğunu söylemek mümkün, Sharp, Kant ve doğadan yola çıkarak açıklıyor sergiyi. O zaman bizim aklımıza da “ant’ın doğayla özgürlüğü birleştirdiği o cümle geliyor: “Kant’a göre kişi doğa yasalarını ne ölçüde durdurup aklın yasalarına uyarsa o ölçüde özgür olur; başka bir deyişle kişi istemelerini dürtü ve eğilimlerine göre değil, ahlak yasasına göre belirleyebiliyorsa özgürdür. Kant felsefesinde özgürlük eylemlerimizin değil, istemelerimizin bir özelliğidir.”

Sergiyi gezen herkes yapıtların altındaki doğa ve düşsel gerçeği görebilir.

YAPITLAR…

Sergi kapsamında yer alan Sonuna Dek başlıklı video çalışması, 19. yüzyılın kolonyal dünyasında bitkilerin denizaşırı taşınmasını sağlayan ve bir terraryum formu olan Wardian Kutuları’ndan yola çıkıyor. Samuel Barber’ın Adagio For Strings eseri eşliğinde akan videoda doğanın yıkımı ve yeniden canlanışı dramatik bir biçimde birbirini izliyor.  

Melez Gücü animasyon videosu ise doğa/kültür ikiliğini ele alırken, vahşi yaşamın Londra Ulusal Galerisi’ni, dolayısıyla insanın doğaya alternatif olarak ürettiği “kültürü” ele geçirişini çarpıcı bir biçimde görselleştiriyor.

Mat Collishaw sergideki yeni eserlerinde İstanbul Boğazı’nı referans alıyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ…

Collishaw dün düzenlenen basın toplantısında yeni sergisi “Aritmi” hakkında şunları söyledi: “İklim değişikliğinin gezegenin çehresini ve ekolojisini dramatik bir şekilde dönüştürdüğüne dair belirgin emareleri ve Borusan Contemporary’nin İstanbul Boğazı’nın kıyısındaki istisnai konumunu dikkate alan bir sergi oluşturmaya çalıştım. Dünyanın içine düştüğü vahamete ilişkin bilgi eksikliği bulunmuyor, ancak çözüm kısmında bir sorun olduğu aşikâr. Aritmi’deki çalışmalarımda çözülmemiş bilmeceleri çağrıştıran bir dizi nakış sunacağım: Rahatsız edici kayıtsızlığa karşı münferit ses, dijital/genetik kodun akıl almaz karmaşıklığı, dünyanın ekolojisini dengelemenin Sisifosvari külfeti ve nihayetinde insanın Herkül’ü andıran kibri. Bu sergide, içinde bulunduğumuz zor duruma ne yazık ki bir çözüm sunulmayacak, sadece içinde beceriksizce yönümüzü bulmaya çalıştığımız bilmecelerin yansıması parıldayacak.”

‘DİJİTAL MİTOLOJİLER’

Necmi Sönmez küratörlüğünde, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan bir seçki sunan Dijital Mitolojiler, yeni medya Sanatının farklı üretim olanaklarıyla şekillenen deneysel yaklaşımlarını ön plana çıkarıyor. Artık güncel yaşamın bir parçası olan “dijital tecrübeler”, 2000’li yıllardan itibaren yaratıcı sanatçılar için daha önce mümkün olmayan birçok araştırmanın kapılarını araladılar. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu bu tür araştırmalar üzerine yönelen karakteriyle dijital imge üretiminin altını çizdiği “yeni görselliğin” izini sürmekte… Sergi bu görselliğin gündeme getirdiği imgeleri karşılaştırmalara dayanan bir yaklaşımla büyüteç altına alıyor. Yeni medya sanatı örneği olan neon heykeller, video yerleştirmeler ve manipüle edilmiş fotoğraflar, klasik üretim teknikleriyle şekillenmiş kolaj, tuval, kâğıt çalışmalarıyla bir araya geldiklerinde “hareketli imge” ile “duran imge” arasındaki farklılıklar, eşzamanlı olarak belirgin bir hal alıyor. Dijital Mitolojiler kapsamında, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan daha önce sergilenmemiş dört yeni eser de izleyiciyle buluşacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir